Ring the bells that still can ring
Forget your perfect offering
There is a crack, a crack in everything
That's how the light gets in
ADINA DANS DEDİĞİMİZ MOTİVASYON
Bahar Muratoglu /14 Temmuz 2015
Zen meditasyonuyla ilgili anlatılan bir hikaye vardır: Zen tapınaklarındaki hocalar, meditasyon esnasında öğrencilerinin arasında gezer, ellerindeki sopayla onların sırtına vururmuş. Sonra da şöyle dermiş: “Eğer gerçekten meditasyonda olsaydın, benim elimde bir sopayla yaklaşmakta olduğumu ve sana vuracağımı fark eder, eğilirdin.” İşte öyle bir farkındalık halidir meditasyon. Ne kendini unutup gitme, ne bir transa geçiş durumudur. İçinde bulunulan anın, “şimdi”nin farkında olma, o anı gözleme ve o anda bulunma çalışmasıdır. Meditasyonda geçmiş ve gelecek yoktur.
Meditasyonda yoktur da dansta var mıdır? Dans da tam bir anı yaşama, bizim kuşağın henüz çocuk yaşta Ölü Ozanlar Derneği izleyip / okuyup, romantik bir coşkuyla mottosu yaptığı bir “Carpe Diem” (1) pratiği olarak düşünülemez mi?
Dans esnasında takipçinin (follower), liderin bir sonraki hareketini öngörmeye çalışmaması gerektiğini söyler dururuz. Lidere de müziği dinlemekten, arka arkaya belirlenmiş hareketler yerine, o anki müzikle beraber akmaktan bahsederiz. Aynı şekilde hayatta da hep anı yaşamak gerektiği, neredeyse dillerimizde birer pelesenktir. Yine de bir türlü kendimizi geçmişin ve geleceğin bağlarından kurtaramayız. Oysaki dansta da yaşamda da, sadece “şimdi” vardır. Gerisi yalnızca zihindedir.
Dans için söylenen pek çok şey, yaşam için de söylenebilir; zira dansımız bizim yansımamızdır. Yaşamda neysek, dansta da oyuz. Hayatı nasıl yaşıyorsak, dansı da öyle icra ediyoruz. O zaman belki, yaşama olan tavrımızı görüp kabul eder ve değiştirirsek, dansımızı da değiştirebiliriz. Ya da tam tersi. Dansa olan tavrımızı fark edip değiştirirsek, yaşamdaki tavrımızı da dönüştürebiliriz.
Takipçiler için bir sonraki hareketi tahmin etmeye çalışmak, o anı kaçırmak ve bir sonraki harekete belirli bir ön kabulle başlamak demek. Bunun sonuçlarından biri, olduğu anı yaşayamamak, o andan keyif alamamak; bir başka sonucu ise, aslında bilinmeyen, sürpriz bir alana, zihnimizdeki yargılarla adım atmak ve dolayısıyla o anın güzelliğini de kaçırmak. Bana kalırsa, buradaki sorun, tahminin yanlış çıkmasıyla yapılan hata değil. Hatayla bir alıp veremediğim yok. Derdim, bu eylemin altında yatan, hayata ve dansa karşı olan tavırla ilgili.
Bir sonraki adımı bilmiyoruz. Bir sonraki adımı bilmiyor olmamızda bir sorun yok. Bilinmezlik ve öngörülemezlikle barışmak, zihni henüz oluşmamış bir geleceğe açık tutmak, kendimiz için yapabileceğimiz en iyi şeylerden biri. Gelecek burada değil, hiçbir zaman da burada olmayacak. Bir sonraki adım, her zaman için “şimdi” olacak. Zihni, işte bu “şimdi”ye çağırmak, bana kalırsa dansı özgürleştirecek en büyük adımlardan biri.
Hayatın ritmi, belirli kalıp davranışları kabul etmiyor. Arka arkaya sıralanmış planlara çomak sokup duruyor. Ya müzik? Bundan geri kalacak değil ya. Planınızı engelleyemez belki, ama içinize koskoca bir uyumsuzluk hissi oturtuverir. Hareketlerinizi yine sıralarsınız, ama müzikle akamazsınız. Eğer yaşamı ve müziği gerçekten dinlerseniz, uyum denilen şey kendiliğinden, tam o anda size gelecek.
Defalarca dinlediğiniz bir parçada bile yeni br şey keşfettiğiniz ve adımlarınızı bir anda o yeniliğe göre attığınız olmadı mı? O hissi çok sevmediniz mi? İşte hayatın ve müziğin ritmine açık olmak tam olarak böyle bir şey. O anın farkındalığı, o anın gözlemi. Zihni, zamanın bağlarından kurtarmak. “Şimdi”nin ritmiyle akmak.
Ne de olsa Tom Robbins’in dediği gibi, ”Gerçek, tehlikeli şekilde özgürleştirici olabilir.” (2)
Şimdi bir fincan çayla beraber, Leonard Cohen’in Anthem isimli parçasını dinleyeceğim. Kendisi bana şöyle diyecek:
“Don’t dwell on
what has passed away,
Or what is yet to be.” (3)
(1) Latince’de “anı yakala” ya da “yaşadığın anı kavra” anlamına gelir.
(2) “Truth can be dangerously liberating.” Robbins, T. (2000). Fierce Invalids Home From Hot Climates. New York: Bantam Dell.
(3) “Geçmiş olanın ya da henüz gerçekleşmeyenin üzerinde durma.”
Comentarios